MUTFAK GÜNCESİ

Ad:
Konum: izmit, Türkiye

İletişim: mutfakguncesi@gmail.com

Perşembe, Mart 30, 2006

Çikolatalı-Fındıklı Rulo Pasta


Sunum olarak rulo pastayı, yuvarlak pastalardan daha estetik buluyorum. Yapımı sanki yuvarlak pastaya göre daha zahmetli gibi görünse de birkaç püf noktaya dikkat edilirse gayet kolay yapılabiliyor. İlk olarak -çok ince bir kek olduğu için- fazla pişirmeden, azıcık pembeleşince fırından almak.(kıtır bir kek olursa, muhtemelen rulo yaparken kırılacaktır) İkincisi, fırından çıkarınca,(sıcakken) altına koyduğumuz pişirme kağıdıyla birlikte rulo yapıp, şekil vermek. (soğuduktan sonra şekil vermeye çalışırsak kırılma ihtimali çok daha fazla, hatta kesin)

Malzemeler
(30x40 midi fırın tepsisi için)

3 yumurta
5 yemek kaşığı tozşeker
7 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı limon suyu
Yarım paket kabartma tozu

Kreması
3 su bardağı süt
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
5 yemek kaşığı şeker
2 yemek kaşığı kakao
1 kare çikolata(80 gr)

Keki ıslatmak için;
1 çay bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı limon suyu
1 tatlı kaşığı şeker

Üzerine; iri çekilmiş fındık

Yapılışı

Yumurtaları, şekerle birlikte mikserle ( en yüksek devirde) 5-6 dakika çırptım. Elenmiş un , kabartma tozu ve limon suyunu ekleyip, yumurtaların köpüğünü fazla söndürmeden (düşük devirde) karıştırdım. Pişirme kağıdı serilmiş tepsiye döküp, 170 derecede ısıtılmış fırında, yaklaşık 20 dakika pişirdim. (hafif pembeleşmesi yeterli) Fırından çıkarınca kağıdı ile birlikte rulo yapıp, soğumasını bekledim.

Çikolata hariç, diğer krema malzemelerini çırpıp, orta ateşte karıştırarak pişirdim. Ocaktan alıp, çikolata parçalarını ekleyip, eriyene kadar karıştırdım.

Soğuyan keki kağıdından dikkatlice ayırarak, 1 çay bardağı limonlu ve şekerli suyu üzerine kaşıkla serptim.(limonlu su, hem pastanın kuru olmasını hem de yumurta kokusunu engelliyor) Kremayı, keki tam olarak düzleştirmeden, dikkatlice içine ve üzerine sürüp, fındıkla süsledim. (Buzdolabında 3-4 saat dinlendirdikten sonra servis yapmak gerekiyor ama ben hava aydınlık iken fotoğraf çekmek için hemen kestim, bu yüzden kremaları biraz aktı)

Çarşamba, Mart 29, 2006

ETLİ ARAPSAÇI



Tahminimce, Ege'nin otlarından, en kokulu olanı arapsaçı. Bana biraz kokusu ağır geldiği için pek fazla yiyemiyorum, ama eşimin en sevdiği ot yemeklerinden biri olduğu için, geçen ay kayınvalidemler geldiğinde pişirdik.

Bir baş soğan yemeklik doğranıp, yağda çevrilir. 300-400 gr kadar kuşbaşı kuzu eti eklenir ve suyunu salıp, çekene kadar kavrulur.

Ayıklanan arapsaçı, yıkanıp, bol suyun içinde biraz bekletildikten sonra süzülür ve kavrulan ete eklenir. Biraz çevrilir, tuz ve 1-1,5 bardak sıcak su eklenip, kısık ateşte pişirilir. Biz düdüklü tencerede pişirdik, normal tencerede su az gelirse sıcak su ilave edilebilir. (Görünüşüne bakınca hemen pişecekmiş gibi görünen ince dallara aldanmayın, arapsaçı biraz zor pişen bir ot) Bizimkiler terbiyeli sevmedikleri için yapmadık, ama limon ve un ile terbiye yapılabilir.

Salı, Mart 28, 2006

Taze Çekilmiş Karabiber


Karabiberi, uzun zamandır toz olarak almıyorum. Tane karabiber alıp, değirmende çekerek kullanmayı seviyorum. Masada kullanmak için dekoratif, cam hazneli bir değirmen kullanıyorum. Köfte ve yemeklerde kullanmak için, daha ince öğüten geleneksel değirmeni tercih ediyorum.







ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE


Geçen hafta çanakkale savaşından bir kare resim yayınlamıştım hatırlarsanız. Kızımın okulunda düzenlenen çanakkale şehitlerini anma programı çerçevesinde hazırlanan panoda da aynı kaynaktan olduğunu tahmin ettiğim resimler gördüm, resimleri internetten almışlar, ama adresi öğrenemedik. O günden beri eşim de, ben de her bilgisayarın başına geçişimizde bu resimlerin kaynağını arar olduk ve dün akşam bulduk. İlgilenenler canakkalesehitleri.org adresinden broşür sekmesine tıklayarak diğer resimlere ulaşabilirler.

(Büyütmek için resmin üzerine tıklayın)

Cuma, Mart 24, 2006

ÇİKOLATALI YOĞURT-KEK


Evdekiler lorlu pastayı beğenince, Gülce'de yoğurtlu olan tarifinin daha da güzel olduğunu söyleyince yeni bir deneme daha yapma cesareti buldum. (bir haftada iki cheesecake, aştım ben kendimi:)

Gülce'nin vişneli -yoğurtlu pastasının verdiği ilham, Sibel'in cheesecake tabanı ve biraz da benim değiştirme ve eklemelerimle bir tarif çıktı ortaya. Gülce'nin tarifinden farklı olarak puding yerine evde yaptığım nişasta-pudra şekeri-kakao ve un karışımını kullandım, daha kıvamlı olduğu için de normal yoğurt yerine süzme yoğurt tercih ettim. Nasıl bir sonuç çıkacağı konusunda biraz tereddütlüydüm ama neyse ki uğraştığıma değdi ve mutfak defterime yeni bir tarif daha eklendi; yoğurt-kek! Bundan sonra da yeni versiyonlarını denemek istiyorum, ilk sırada portakallı var. Biz bu yoğurt-keki çok sevdik:)

Malzemeler

1 su bardağı pudra şekeri (artık pudra şekeri almıyorum, tozşekeri küçük rondoda çekip, inceltiyorum)
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
2 paket vanilya
2 yemek kaşığı kakao
750 gr süzme yoğurt
2 yumurta
1,5 kare bitter çikolata-120 gr (içine)
Yarım kare bitter çikolata-40 gr (üzerine)
(Bir daha ki sefere, içine koyduğum çikolata miktarını biraz daha arttıracağım)

Tabanı için;
100 gr yumuşak tereyağ
1 yumurta
3 yemek kaşığı pudra şekeri
2 su bardağı un
1 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı su

Yapılışı

Kelepçeli kalıbın (24 cm) altına yağlı kağıt serip, kalıbın kenarlarını da sıvıyağ ile yağladım. Taban için verilen malzemeleri karıştırıp, ele yapışmayacak yumuşaklıkta bir hamur yaptım. Hamuru kalıbın tabanına , kenarlarında da yükseklik oluşacak şekilde serdim.

Fırını 180 dereceye ayarladım. Çikolatayı benmari usulü erittim ve ılnmaya bıraktım. Fırın ısınırken, bir kaba un, nişasta, şeker ve vanilyayı koyup, karıştırdım. Üzerine yumurtayı ve yoğurdu ekleyip, mikserle pürüzsüz bir karışım olana kadar çırptım. Karışımın birazını kalıba döküp, kalana kakao ve çikolatayı karıştırıp, tekrar çırptım. (Ebruli yapmak istediğim için böyle yaptım, ama tabana zarar vermemek için kalıbın içindeki karıştırma işlemini yapamadım, o yüzden ebruli olmadı, sadece iki renkli oldu:) Size, kakao ve çikolatayı tüm karışıma eklemenizi öneririm)

Kalıba döküp, ısıtılmış fırına koydum ve 50-60 dakika kadar pişirdim. Kalıbı fırının içindeyken, sadece fırının kapağını açarak soğuttum. En az 4-5 saat buzdolabında beklemesi gerekiyor.(Ben bir gece beklettim) 40 gr bitter çikolatayı, 2-3 yemek kaşığı süt ekleyerek benmari usulü erittim ve kaşıkla kekin üzerine akıttım.

Neye Niyet Neye Kısmet - Patates Salatası



Aslında bu patates salatasını yazmayacaktım, Deniz istediği için yazıyorum. Geçen hafta, Birsen'in yaptığı rulo patates salatasından yapmak için başladığım çalışma, borcamda garnitürlü patates salatasıyla sonuçlandı ne yazık ki. Patatesleri tuz ve zeytinyağıyla ezip, poşetin üzerine serdim, arasına haşlanmış, havuç, bezelye,mısır ve salatalık turşusu koyup, rulo yaptım ve buzdolabına koydum, buraya kadar herşey olması gerektiği gibiydi.


Buzdolabından çıkarınca kıyılmış maydanoza buladım, gayet şık görünüyordu. Ama servis esnasında rulo kırılıp, içindeki garnitürler dağılınca, bende biraz mayonez ekleyerek hepsini karıştırıp, borcama koydum ve dilim dilim servis etmek zorunda kaldım. (Rulo tam olarak dağılmadan önce iki dilim kesip fotoğrafını çekebildim, işte bu salata öyle olması gerekiyordu, ikinci resimdeki gibi değil:)

Not:Konserve bezelye kullanacaksanız, kaynar suya biraz limon sıkıp, bezelyeleri bu suda birkaç dakika bekletmekte fayda var. Aksi halde konserve kokusu biraz rahatsız edici olabilir. Salatayı kolayca dilimleyip, servis etmek için borcamı biraz sıvıyağ ile yağlamak gerekiyor.

Perşembe, Mart 23, 2006

TAHİNLİ KEK


Geçen hafta bir arkadaşımda yedim bu keki, tarifini aldım, dün evde denedim. Tahini zaten çok sevdiğimiz için biz çok beğendik. İçinde tahin olunca sanki ağır olacakmış gibi geliyor ama değil, hem hafif, hem de çok kabaran bir kek. Pişerken, kalıba döktüğüm kalınlığın 3-4 misli kabardı.

Malzemeler (24 cm kelepçeli kalıp için)

2 yumurta
1 su bardağından biraz fazla tozşeker
1 su bardağından 2 parmak az yoğurt
Yarım su bardağı sıvıyağ
4 yemek kaşığı tahin
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un

Üzerine; 3 yemek kaşığı tahin
3 yemek kaşığı şeker

Yapılışı

Yumurta ve şekeri iyice çırpın. 4 kaşık tahin ve diğer malzemeleri de ekleyip iyice karışana kadar çırpın ve kalıba dökün. 3 kaşık tahini kekin üzerine gezdirin, şekeri de serpin. 180 derece ısıtılmış fırında pişirin.

Çarşamba, Mart 22, 2006

Hüzünlü Destan-ÇANAKKALE

Çanakkale zaferinin yıldönümü münasebetiyle eşimin e-posta kutusuna gelen ve beni çok etkileyen bu fotoyu paylaşmak istedim. Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun, bize de ecdadımıza layık vatan evlatları olabilmek nasib olsun.

(Büyütmek için resmin üzerine tıklayın)

Salı, Mart 21, 2006

ÇİKOLATALI LORLU PASTA (Gülce'nin Tarifi)



Geçen ay yaptığım cheesecake denemesinden sonra, tam içinde peynir olan tatlıları sevmediğime kanaat getirmiştim ki Gülce'nin lorlu tarifiyle birkez daha deneme cesareti buldum. İyiki de denemişim, Aslı'nın arkadaşları gelmeden önce tatmak maksadıyla! iki dilimcik yedim, kızlar geldikten sonra da bana kalmadı zaten.

Tarifi aynen Gülce'nin gönderdiği gibi yazıyorum. (Aslında Gülce çikolatalı cheesecake adıyla göndermiş tarifi, ama cheesecake sevmiyoruz demiş bulunduk birkere:) lafımız havada kalmasın diye adını değiştirip lorlu pasta yazdım, krem peynir ya da labneyle yapılanları hala sevmiyorum)

Tatlı loru evde yaptım, tarifi burada.(tuz kullanılmadan yapılacak) Kullandığım kalıp 24 cm idi, lor da biraz az geldi, o yüzden pastam biraz ince oldu, üzerine kıyılmış bitter çikolata koyarak onuda telafi ettik, hem de çocuklar üzerindeki çikolatayı görünce, pastanın albenisi arttı:)

Malzemeler
(20 cm çapında kelepçeli kek kalıbı için)
Bisküvili taban için;
1+1/4 paket eti burçak bisküvi
3 çorba kaşığı tuzsuz tereyağ
Kek kalıbını yağlamak için sıvıyağ

Peynirli dolgu için;
160 gr bitter çikolata (2 kare paket)
600 gr tatlı lor peyniri
1 su bardağı süt
2,5 kahve fincanı tozşeker
1 paket vanilya
2 yumurta

Yapılışı

Kelepçeli kalıbın tabanına pişirme kağıdını serin ve sıkıştırın, kenardan taşan kısımlarını kesin. daha sonra kağıdı ve kalıbı yağlayın. (ben tuzsuz tereyağ kullandım, tuzsuz tereyağ yoksa Gülce zeytinyağı tavsiye etmiş)

Bisküvileri robotta un haline getirip, eritilmiş tereyağıyla iyice karıştırın.

Bisküvili karışımı kalıbın tabanına ve kenarlarına bastırarak yayın ve sertleşene kadar 30-60 dakika buzdolabında soğutun.

Fırını 180 derecede ısıtın. Çikolataları benmari usulü eritip, soğumaya bırakın.

Lor peynirini kaseye koyup, yarım bardak süt ekleterek çırpmaya başlayın. Şeker ve vanilyayı ekleyip mümkün olduğunca pürüzsüz bir karışım olana kadar çırpın. Bu arada azar azar süt ilave ederek kıvamı ayarlayabilirsiniz.

Yumurtaları birer birer iyice karıştırarak ekleyin. Bir sonraki yumurtayı katmadan, öncekini iyice yedirin.

Peynirli iç dolgunun yarısını bisküvi tabanın üzerine dökün. Kalana erimiş çikolatayı karıştırın. Bunu da kalıba bir çember oluşturacak şekilde döküp, bıçakla hafifçe birbirine karıştırarak ebruli bir desen oluşturun. Fazla karıştırmayın, desen kaybolabilir.

Pastayı önceden ısıtılmış fırında 50-60 dakika pişirin. Pastanın ortası yumuşak kalacaktır. Fırını kapatın ama pastayı iyice soğuyana kadar fırından çıkarmayın. Pasta fırında yavaş yavaş soğumazsa üstü çatlayabilir. Birde malzemelerin hepsi oda sıcaklığında olmalı, yoksa yine pastanın üzeri çatlayabilir. Pastayı en az 4 saat buzdolabında bekletin, bekledikçe tadı güzelleşecektir.



Çikolata süsü için; bitter çikolatayı benmari usulü eritip, kesme tahtasının üzerine döküp, yaydım. Buzdolabında yarım saat kadar soğutup, bıçak yardımıyla kazıyarak ince çikolata katları elde ettim.

Pazartesi, Mart 20, 2006

KIZLAR TOPLANDI...




Cumartesi günü Aslı'nın sınıf arkadaşlarından birkaçı bizdeydi. Cıvıl cıvıl 5-6 tane kız çocuğu evimizi şenlendirdi. (Daha dün gibi değilmiydi, yürüteciyle, evin içinde peşimde dolaşırdı, suyunu bile biberonda içerdi. Şimdi büyümüşte, arkadaşlarını davet edermiş benim kızım. )

Çocukların ev ortamını sevmesi ve arkadaşlarını eve davet etmelerine çok memnun oluyorum. Mümkün olduğunca istedikleri gibi oynamalarına, özgürce hareket edebilmelerine imkan veriyorum. Evler, çocuklarımızı ortamın negatif etkilerinden koruyabileceğimiz birer kale gibi olmalı. Bu sebeple çocuklarımızın ev ortamında eğlenebilecekleri aktiviteler yapabilmesi çok önemli. Dışarıda, had safhaya gelen ahlaki yozlaşma, ilkokullara kadar inen sigara, uyuşturucu haberleri beni çok korkutuyor. Çocuklarımızı, sevgi ve saygı ile örülmüş bir aile ortamında ve iyi seçilmiş bir arkadaş çevresi ile, sağlıklı gençler, milletine faydalı insanlar olarak yetiştirebilmek umuduyla...



(Misafirlerimiz pek zarifler, gelirken bana çiçek getirmişler. Vazoyuda, Aslı elişi dersinde yapmış.)

Menümüz;
Çikolatalı-lorlu pasta(Gülce'nin Tarifi)
Katmer Poğaça
Tırtıl Kurabiye
Patates Salatası

Cuma, Mart 17, 2006

ÇOKOKREMLİ TOPLAR



Bisküvili tatlıları genellikle kızlarımın arkadaşları bize geldiğinde yapıyorum, çocukların damak tadına daha çok hitabediyor çünkü. Ve giderlerken, küçük misafirlerimden teşekkürle birlikte şöyle bir tembihde alıyorum; -Şaziye teyze, biz yine gelelim, sen bize bu toplardan yap, tamam mı?

Malzemeler

2 paket pötibör bisküvi (350 gr)
4-5 yemek kaşığı çokokrem (200 gr)
1 su bardağı sıcak süt
1 su bardağı hindistan cevizi
1 yemek kaşığı kakao

Yapılışı

Yoğurma kabına çokokremi koyup, üzerine sıcak süt ekleyin ve 10 dakika kadar bekleyin. Bisküvileri robottan geçirip un haline getirin, süt ve çokokremle birlikte yoğurun. (Buzdolabında 15-20 dakika dinlendirin, yuvarlaması daha kolay olur.) Hindistan cevizine kakaoyu ekleyip, elinizle ovalayın. Yoğrulmuş bisküvi hamurundan, cevizden biraz daha küçük parçalar koparıp yuvarlayın ve kakaolu hindistan cevizine bulayın. (Yuvarlama kısmını kızlarım yaptı)

Çarşamba, Mart 15, 2006

SARAY MUTFAĞINDAN LEZZETLER - Me'muniyye



Devlet-i Al-i Osmani her yönüyle çok ilgimi çektiğinden, bu etkinliğin benim için ayrı bir önemi var, hem unutulmuş lezzetleri kısa bir süreliğine de olsa tekrar gündeme getirmesi, hem de ecdadımızı anımsatması açısından. Bu orjinal konu seçimi için etkinliğin evsahibesi sevgili Gülşen'e teşekkür ediyorum.

Tarifi aldığım Mutfak Rehberi dergisinin 111. sayısında Me'muniyye hakkında şunlar yazıyor:
Me'muniyye, adını Harun Reşid'in oğlu Me'mun'dan alır. Bu tatlı 1469'da 2.Mehmet'in sofrasında, 1539 yılındaki bayram şenliklerinde ve 1574'te Venedik elçisi Andrea Badoero'ya Divan'da sunulan yemekler arasında yer almıştır.

Malzemeler

1 su bardağı pirinç unu
1 su bardağı soğuk süt
2-3 yemek kaşığı tahin
1 su bardağı dövülmüş ceviz
50 gr tereyağ
1 su bardağı tozşeker (Orjinal tarifte bal kullanılmıştı)

Yapılışı

Pirinç unu, tereyağında 10 dakika kavrulur. Süt ve şeker eklenip karıştırarak 1-2 dakika pişirilir. Altı söndürülüp, tahin ve ceviz eklenir, iyice karıştırılır. Küçük bir tepsiye döşenir ve fırında 20 dakika kadar pişirilir. Soğuyunca kesilir.

Pazartesi, Mart 13, 2006

KALBURABASTI


Kalburabastı, Girit'li olan kayınvalidemin, en sık yaptığı şerbetli tatlılardan biri. Eskiden küllü su ile yaparlarmış ve tabii halis zeytinyağıyla. Şimdi de zeytinyağı ile yapıyorlar ama kabartma tozu icat edildi, küllü su tarihe karıştı.

Malzemeler

2,5-3 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
Yarım su bardağı iri çekilmiş ceviz
Yarım su bardağı su
1 su bardağı zeytinyağı (Bizim Ege'den getirdiğimiz zeytinyağı köy sızması olduğu için biraz fazla zeytin kokuyor, ben ayçiçek yağıyla karıştırarak kullanıyorum)

Şerbeti için;
2,5 su bardağı şeker
2,5 su bardağı su
1 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı

Şerbet için şeker ve su kaynatılır. 5 dakika kadar kaynayınca limon suyu ilave edilip, soğumaya bırakılır. Hamur malzemelerinin hepsi karıştırarak, yoğrulur. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparılıp rendeye bastırılır ve arasına ceviz koyarak kapatılır. Tepsiye dizilip, 180 derecede iyice kızarıncaya kadar pişirilir. Fırından çıkınca üzerine soğutulmuş şerbet dökülür. Tepsinin üzerini 10 dakika kadar kapatıp daha sonra açarak şerbeti çekmesi beklenir.

Pazar, Mart 12, 2006

YIL 2006...


(Fotoğraf: uncrate.com)

Yıl 2006... Tarih atarken hala garip geliyor 2000'li yıllar. Benim çocukluğumda buna benzer tarihler uzay filmleri başlarken ekranda görünür ve filmin gelecekte geçtiğini belirtirdi. Uzay gemilerinde geçen o filmlerde insanlar kapılara yaklaşınca kapı kendiliğinden açılır ve ben böyle birşeyin olamayacağını, film hilesi olduğunu düşünürdüm. (Şimdi mahalle marketinin kapısı bile yaklaşınca açılıyor)

İlkokula başladığım yıllarda başka şehirde oturan yakınlarımızı aramak için, numarayı postaneye bildirip, bağlanmasını beklerdik. Üniversiteyken, çağrı cihazı denen aleti ilk gördüğümde hayretler içinde kalmıştım. Çocuklarım 2 yaşından beri bilgisayarın başındalar, bense bilgisayarı ilk kez lisedeyken görmüştüm, oda sadece paket program kullanabilen bir bilgisayardı ve okulumuzun öğrenci işlerinden sorumlu olan memurun dışında herhangi biri dokunamazdı.

Son 15-20 yılda herşey nasılda hızlı değişti. Biz beş taş, isim-şehir, saklambaç oynar, ayakkabılarımız yırtılana kadar ip atlardık. Şimdi çocuklarımın bir çekmece dolusu oyun ve çizgi film CD si var ve ayakkabıları daha eskimeden küçülüyor.

Dünya mı çok hızlı dönüyor, biz mi yaşlanıyoruz?

Cuma, Mart 10, 2006

PAMUK PRENSES

İçeride yine bir abla kardeş kavgası var. Aslı dünden kalan bir parça çikolatayı atıverdi ağzına, Zeynep -niye bana da vermedin! diye çığlık çığlığa ağlıyor. Koşarak yanıma geldi ablasını şikayet etmek için. Fazla müdahale etmemek için duymazlıktan geliyorum şikayetlerini. Zeynep baktı ki benden tepki yok, kendi işini kendi görmek için tekrar gitti içeriye ve şöyle bir dialog:

Zeynep:-Aslıııı, bugün bizim tiyatromuz vardı biliyomusun...
Aslı:-Eeee, n'olmuş?
Zeynep:-Pamuk prenses ve yedi cüceler vardı, ben cüce oldum, keşke sende gelseydin.
Aslı:-Banane, n'apıcakmışım ben orda?
Zeynep:-Cadı olurdun!

Perşembe, Mart 09, 2006

ELMALI KURABİYE


Elmalı kurabiyeyi ilk kez annemle birlikte gittiğimiz bir komşumuzda yemiştim, 7-8 yaşlarındayken. O ne kadar lezzetli birşeydi öyle, ama çocukken bize ''misafirlikte yediğin birşeyden - çok beğensen bile- ev sahibi ikram etmeden tekrar istenmez'' kuralı sıkı sıkı tenbihlendiği için ikinciyi isteyememiş ve yediğim kurabiyenin tadı damağımda, eve dönmüştüm:)


Malzemeler

150 gr yumuşatılmış tereyağ
1 çay bardağı sıvıyağ
1 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı nişasta
1 su bardağından biraz az pudra şekeri
3-3,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

İçi; 3 elma
2 çay kaşığı tarçın
4 yemek kaşığı tozşeker

Üzeri için; 2-3 yemek kaşığı pudra şekeri

Yapılışı

Elmaları soyup, rendeledim, şekerle birlikte orta ateşte suyunu çekene kadar kavurdum. Tarçın ekleyip, soğumaya bıraktım.

Hamur malzemelerini yoğurma kabına alıp, un ekleyerek, ele yapışmayacak yumuşaklıkta bir hamur yaptım. Hamuru 5 parçaya ayırıp, 30-35 cm açtım ve kestim. Elmalı harçtan koyup, sigara böreği sarar gibi sardım. Pişirme kağıdı serdiğim tepside, 170 derecede, çok hafif pembeleşene kadar pişirdim. Sıcakken pudra şekerine batırdım.
(Kurabiyeyi tepsiden çıkarırken kırılmaması için, pişirme kağıdı kullanmanızı tavsiye ederim)


Çarşamba, Mart 08, 2006

ZEYNEP'İN YEMEK DUASI

Yemeğimi yemeden
El açtım Allah'ım sana
Akıl, sağlık, doğruluk
İyi huylar ver bana

(Kızımın, anaokulunda öğrendiği ve yemekten önce okuduğu dua)

Pazartesi, Mart 06, 2006

HAFTASONU

Akrabalarımızdan epeyce uzak bir şehirde yaşadığımız için, pazar kahvaltılarımız dört kişilik çekirdek ailemizle, sessiz sedasız yenir. Kahvaltıdan sonra pazara, alışverişe falan gidilir, hava güzelse açık havada bir yerlere çocuklarla gezmeye gideriz.

Geçen hafta Hatice'nin aileboyu haftasonu kahvaltısını okuyunca, masaya dizilmiş yiyecekleri, tabakları görünce, o masada yemek yiyen, sohbet eden, birbirine ekmeği, tuzu uzatan insanların sıcak görüntüsü canlandı gözümde. Ve böyle kalabalık sofralara ancak düğünlerde, bayramlarda oturabildiğimi düşündüm, akrabalarıyla aynı şehirde yaşayanlara imrendim.

Bu hissiyatım duaların kabul saatine denk geldi herhalde, haftasonuna doğru, sürpriz bir ziyaretle eşimin ailesi geldi bize. Pazar sabahı da halam ve halamın oğlu ve kızı, eşleriyle birlikte kahvaltıya geldiler. Bizim de, çocuklarında keyfine diyecek yoktu, kahvaltı edildi, çaylar içildi. Eşim sabah kalktığı gibi kamerayı çıkardı, çocukların muzipliklerini kaydetti. Kahvaltı için yaptığım ekmekler halamın çok hoşuna gitti. Ispanaklı-peynirli börek ve kakaolu fındıklı kek te beğenildi. Halam şekeri yükselecek diye korktu ama dayanamayıp elmalı kurabiyeden de bir tane yedi.

Büyüklerin yanında, fotoğraf makinasını alıp masayı fotoğraflamaya çekindim biraz, onlar masaya oturmadan önce ve mutfakta kaçamak birkaç kare çektim, onlarda pek iyi çıkmadı. Olsun, akrabalarla geçirilen güzel bir haftasonu, çocukların şirinlikleri, gezmeye çıktığımızda güzel sanatlar mezunu ve ailemizin ressamı olan hala kızı Nihal'le, gelinimiz Yasemin ve benim Ulus pazarına gitmeyi seçmemiz ve beylerin, bizi pazara bıraktıktan sonra gemi müzesine gidip, ''siz pazarda gezerken biz müzeye gittik, naber'' diye bizi şaşırtmaları, güzel anılar olarak hafızalarımızda ve kameramızda kaldı. Umarım en kısa zamanda tekrar görüşebiliriz.

Cuma, Mart 03, 2006

ZEYTİNYAĞLI PIRASA



Zeytinyağlı pırasa kış mevsiminin en sevdiğim yemeklerinden biri, nedense 16-17 yaşlarıma kadar tadına bile bakmamıştım. Şimdi bizim çocuklarda yemiyorlar, herhalde çocukların damak tadına hitap eden bir lezzet değil, ama büyüdüklerinde seveceklerini umuyorum.

Malzemeler

Yarım kg pırasa
5-6 yemek kaşığı zeytinyağı
1 baş soğan
1 tane havuç
2-3 yemek kaşığı pirinç
1 çay kaşığı tuz
yarım çay kaşığı şeker
2 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı

Soğanı yemeklik doğrayıp, zeytinyağında 1-2 dakika çevirin. Halka veya yarım ay şeklinde kesilmiş havuçları ekleyip 1-2 dakika daha soteleyin. Yıkanmış ve doğranmış pırasaları ekleyip karıştırın. Tuz,şeker, limon suyu ve pirinci ekleyip üzerine gelecek kadar (yaklaşık 1,5-2 su bardağı) sıcak su ilave edin, yumuşayıncaya kadar pişirin.
Ben bazen düdüklü tencerede de yapıyorum, o zaman 1 çay bardağı su yetiyor ve 15 -20 dakikada pişiyor. (Daha fazla kalırsa pırasalar dağılır)

Çarşamba, Mart 01, 2006

BEZ BEBEK VE D VİTAMİNİ DAMLASI


Küçük kızım Zeynep zıpırlıkları ve bilmiş bilmiş konuşmalarıyla beni hep güldürür.(Aslı'da eskiden öyleydi ya, artık ağır abla oldu.) Bizim ufaklık sabahları uyandığında, ben kahvaltısını hazırlayana kadar çizgi film izler. Son günlerde tv'de, sağlık bakanlığının, bebeklerin gelişimlerini desteklemek için D vitamini damlası dağıttığından bahseden bir tanıtım filmi yayınlanıyor. Bizimki çizgi filmin arasında bu tanıtımı izlemiş, bez bebeğini kaptığı gibi koşarak geldi mutfağa -Anne! Hemen bebeğime D vitamini damlası alman lazım, baksana kemikleri ne kadar zayıf, ne oturabiliyor, ne de ayakta durabiliyor!


(Yemek tarifleri görmek için ziyaret ettiğiniz bu sitede çocuklarımla ilgili yazılar sıkıcı oluyormu bilmiyorum, ama ben bu sayfayı hem yemek tarifleri paylaşımı, hem de çocuklarımın büyüdüklerinde gülümseyerek okuyacakları bir anı defteri olması umuduyla yazıyorum:)